Miraç'ta Peygamberimiz Allah'ı Gördü Diyen Müfteriler

miracta-peygamberimiz-Allahi-gordu-diyen-mufteriler-akide-org


"Böyle bir şey olabilir mi?" diye Kuranı Kerim'e müracaat ettiğimizde, Hz. Musa'nın Allah'ı görmek istediğinden şu şekilde bahsedildiğini görürüz:

"Musa tayin edilen sürede gelince ve Rabbi O'nunla konuşunca: "Rabbim, bana göster, Seni göreyim" dedi. (Allah:) "Beni asla göremezsin, ama şu dağa bak; eğer o yerinde karar kılabilirse, sen de beni göreceksin." Rabbi dağa tecelli edince, onu param parça etti. Musa bayılarak yere düştü. Kendine geldiğinde: "Sen ne yücesin (Rabbim). Sana tevbe ettim ve ben iman edenlerin ilkiyim" dedi." (Araf 143)


Bu ayetten apaçık anlaşıldığı üzere Musa Allah'ı görmemiş ve görme arzusu Allah tarafından reddedilmiştir.

Hz. Muhammed'in Cebrail'i Görmesi


Kuran'daki bu apaçık bildirimlere rağmen Rasulullah (as)’ın yüce Allah'ı gördüğü iddiasında bulunanlar Kuran’a iman etmediklerini, hiçbir delile dayanmadan yalnızca hevalarını ilah edindiklerini ve Kurani gerçeklerden habersiz olduklarını ortaya koymaktadırlar.

Yüce Allah (cc) Rasulullah (as)’ın, kendisiyle değil, Cebrail (as) ile görüştüğünü çok açık bir şekilde bildiriyor. Yüce Allah (cc), anlamayan ya da anlamak istemeyenlere, Rasul (as)’ın daha önce de Cebrail (as) ile görüştüğünü bildirerek konuya açıklık getiriyor.

“Andolsun, onu bir inişinde daha görmüştü” (Necm 13)


Rasulullah (as)’ın Cebrail (as) ile ilk görüşmesi, Rasulullah (as)’ın da anlattığı üzere ilk vahyi aldığı zaman olmuştur.

“Andolsun (Muhammed) onu apaçık ufukta görmüştür.” (Tekvir 23)


Rasulullah (as), Cebrail (as)’ı önce apaçık ufukta iken, daha sonra ise yüksek ufukta iken görmüştür. Rasulullah (as), her iki görüşmede de Cebrail (as)’ı tanıdı ve onun “Göz(ü) şaşmadı ve (o) azmadı, gönül gördüğünde yanılmadı.” (bkz. Necm 11, Necm 17)

“Kendisi yüksek ufukta iken, sonra yaklaştı, sarktı, iki yay uzunluğu kadar yahut daha az kaldı. Kuluna, vahyettiğini vahyetti. Gönül gördüğünde yanılmadı. Onun gördüğünden kuşku mu duyuyorsunuz?" (Necm 7-12)


Necm Suresi 10. Ayet Hakkında


Bu ayetler Rasulullah (as)’ın kendisine daha önce de vahyi getiren elçi ile görüştüğünü bildirmektedir. Kuran’ı anlamayan kimseler mealen, “Kuluna, vahyettiğini vahyetti” (Necm 10) ifadesinden hareketle, Rasulullah (as)’a bizzat yüce Allah'ın vahyettiğini zannetmektedirler. Oysa bu ifade, Rasul (as)’a iki yay uzunluğu kadar yaklaşan vahiy meleğinin, Allah'ın (mealen) “Kuluna, vahyettiğini vahyetti” şeklindedir. Bu ifade, tıpkı Zümer suresinde Rasulullah (as)’ın günahkar insanları tevbeye davet ettiği ifadenin benzeridir.

“De ki: ‘Ey nefislerine karşı aşırı giden kullarım, Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar. Çünkü O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (Zümer 53)


Dikkat edilirse bu ayette günahkar insanları tevbeye çağırırken Rasulullah (as) “Ey nefislerine karşı aşırı giden kullarım” mealinde hitap etmektedir. Oysa bu hitap yüce Allah'a aittir ve O (cc), Rasul (as)’a böyle hitap etmesini söylemektedir.

Bütün bu Kurani gerçeklere rağmen Rasulullah (as)’ın yüce Allah ile görüştüğünü iddia edenler, hem Allah'a hem de Allah'ın resulüne iftira atanlardır.

Nureddin ÖZDEMİR


Ayrıca, "Yılbaşına Hayır, Şirk ve Küfre Evet Diyenler" yazımızı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
İslâm Akîdesi

Akîde.org ekibi olarak yazılarımız ile; mezhepçiliğin, kör taassubun, uydurma hadislerin ve tam ters istikâmetteki hadis inkarcılarının gürültüleri arasında gerçek İslâm'ı arayanlara ulaşmayı amaçladık. Dinde tek kaynağımız Kur'ân-ı Kerim, örneğimiz ise Hz. Muhammed'dir...

Daha yeni Daha eski