Boşuna Beklemeyin Mehdi Gelmeyecek!

bosuna-beklemeyin-mehdi-gelmeyecek-akide-org


“Mehdiye iman etmeyi peygamberlere imanla aynı tutmak, onu İslâm'ın ve imanın şartlarından biri saymak, ona itaati "kurtuluş" olarak addetmek ve ona özel makam oluşturulduğunu düşünmek tamamen yanlıştır. (M.Emin Akın, N.Yıldız, İ.Şenocak, E.Bekir Sıfil, Cübbeli daha bir çok belam Mehdi'ye inanmayı imanın şartlarından saymaktadır)

Hadis tetkikçileri Mehdi'nin zuhuruna dair rivayetlerle ilgili olarak o derece yoğun ve uzun araştırmalarda bulunmuşlardır ki bunlardan bir kısmı İmam Mehdi'nin zuhurunu dahi kabul etmemişlerdir. (Bu görüşte olan alimlerden biri de İbn Haldun'dur.-Mukaddime)

Hadisler Güçlü Zanlardır


Küfür ve iman dairesinde karar kıldırılacak bir şey sadece hadisler üzerine bina edilemez. Hadisler birkaç insanın birkaç insana ulaştırması (rivayet) ile gelmiştir. Bundan herhangi bir şeyler elde ediliyorsa o, ilm-i yakin olmayıp, sadece güçlü zanlardır. Ayrıca Allah Teala'nın, kullarının dinlerinde küfür ve imanın farkını belli edecek ölçüde önemli meselelerde, sadece birkaç kişinin rivayetlerine münhasır kılacak kadar tehlikeye atmayı asla benimsemiyeceği açıktır. Bu çeşit meseleler, dindeki konumlan itibariyle, Allah'ın Kitab'ında açık açık beyan buyurulmaktadır. Peygamberler de Allah'ın Kitab'ında açık açık beyan buyurulan bu gibi gerçekleri, peygamberlik misyonlarının asıl vazifesi bilerek, hiçbir kuşkuya mahal bırakmayacak yöntemlerle insanlara ulaştırmak zorundadırlar.

Her ne kadar Mehdi ile ilgili çekişmeler sürüyor olsa da, yine de herkes, bu meseleyi bilme ve inanmanın bir kimsenin müslüman olmasında ve kurtuluşu bulmasında doğrudan bir öneme sahip olmadığını görmektedir. Eğer bu mesele bu derece önemli olsaydı, Kuran'da tüm açıklığıyla zikredilirdi. Hz. Peygamber de bu hususu iki-üç kişiye açıklamakla kalmaz, ümmetin tamamına ulaştırmak için açık bir gayret sarfederdi. Tevhid ve ahiret inancının tebliğinde gösterdiği çabayı, bu meselenin tebliğinde de gösterirdi. Gerçekte dini ilimlerde birazcık bilgisi ve basireti olan bir kimsenin, dinde bu derece öneme sahip bir meselenin sadece ahad haberlere bırakılabileceğine bir an olsun inanması mümkün değildir. Üstelik Malik, Buhari ve Müslim gibi muhaddislerin hadis mecmualarına almaya bile gerek duymadığı cinsten ahad haberlerdir bunlar!...

Buhari ve Müslim'de Mehdi Geçmez


Buhari'de Mehdi ile ilgili tek bir hadis bile yoktur. Müslim'de de Mehdi geçmez.

Mehdi'nin zuhurunu akidenin konusu yapan, Mehdi'nin zuhurunu kabul etmeyenleri küfürle itham eden rivayetperest belamlar Buhari'yi ve Malik'i de tekfir ediyorlar mı acaba?

Dinlerini zan üzerine bina eden bu belamlara Kuran'daki iman esasları yeterli gelmemiş olacak ki Kuran dışı şeylerle tamamlamaya çalışıyorlar...

Abbasilerin Uydurduğu Hadis


"Horasan yönünden gelen siyah bayraklar gördüğünüz zaman onlara doğru koşun; zira onların içinde Allah'ın halifesi el-Mehdi vardır."


Mesela Mehdi ile ilgili bu hadiste "Siyah Bayraklılar’ın zikri geçmektedir ve tarih bize siyah bayrakların Abbasilerin sembolü olduğunu göstermektedir." Yine tarih bize bu gibi hadisleri gündeme getirmenin Abbasi halifesi Mehdi'nin "Mehdi Mevud" olduğunu ispatlama gayretlerinden kaynaklandığını öğretiyor.(Mevdudi-Fetvalar)

Mehdi ile ilgili rivayetlere inanan kişiler, o hadisin herhangi bir hadis kitabında zikredilmiş olmasını yeterli sanıyorlar. Aynı şekilde, hadisin ravilerinin sika olup olmadığını öğrenmenin tahkik için yeterli olduğu kanaatini taşıyorlar. O rivayetlerde bulduklarını bir inanç haline getirmeleri onlar için doğrudur. Ancak, rivayetleri toplayıp karşılaştırmalı tahkik edenler ve bu rivayetlerde çoğunlukla çelişki bulanlar için, bu rivayetleri kabul etmek güçtür. Yine Fatimi, Abbasi ve Beni Ümeyye tarihini bilenler ve çekişme halindeki bu fırkaların her biri hakkında çeşitli rivayetlerin varlığını ve Mehdi konusundaki hadislerin ravilerinin bu fırkalardan biriyle açık ilişki içerisinde olduğunun farkına varanlar için, bu rivayetlerin tüm ayrıntılarını sahih kabul etmek oldukça zordur.

Bilindiği gibi Yahudiler Resulullah (s.a.v.) gelmezden önce bir peygamberin geleceğini biliyorlar ve bekliyorlardı. Ancak kendilerine bildirilen hak habere karıştırılan batıl görüşlerin bir neticesi olarak geleceği bildirilen ve gelen peygambere ilk önce kendileri karşı çıkmışlardır. Çünkü gelen peygamber onların beklentilerine ve siparişlerine uygun bir peygamber değildi.

Mehdi ve İsa meselesinde de aynı batıl yaklaşım söz konusudur. Faraza İsa ve Mehdi gelmiş olsa onlara ilk karşı çıkanlar, Mehdi'yi ve İsa'yı bekleyen bazı çevreler olacaktır. Çünkü gelebilecek olan Mehdi, onların beklentilerine veya siparişlerine ve hayal ettikleri özelliklere uygun bir Mehdi olmayabilecektir!

Faraza İsa ve Mehdi gelse bile alnında İsa ve Mehdi yazmayacak, yanlarında bir melek onların İsa ve Mehdi olduğunu söylemeyecektir.

Boş kuruntularla İsa ve Mehdiyi bekleyenlerin inancına göre:

“İsa ve Mehdi zulmün her yeri kapladığı zamanda gelecek ve İslam'ın yeryüzündeki hakimiyetini beklenen Mehdi sağlayacakmış” Bunlara şunu sormak istiyoruz:

  • Bu Mehdi, müminler "Rabbimiz Allah'tır" dediklerinden dolayı ateş hendeklerinde Ashabı Uhdut tarafından yakılırken gelmedi.
  • Bu Mehdi, Firavun erkek çocuklarını öldürürken gelmedi.
  • Bu Mehdi, kız çocukları diri diri toprağa gömülürken gelmedi.
  • Bu Mehdi, Yezit zamanında Haccac'ı zalim tarafından Kabe işgal edilip kadınların ırzına geçilirken gelmedi.
  • Bu Mehdi devletin bekası için padişahlar beşikteki masum çocukları katlederken gelmedi.

Haydi diyelim ki bunlar bazılarına göre büyük zulüm değil...

Peki günümüzde olan zulümlerden daha büyük hangi zulüm olabilir?

Mazlumların feryadı arşı alayı titretirken, namusu kirlenen kadınların çığlıkları dağları yerinden oynatırken, günahsız bebeklerin cesetleri kıyılara vururken, Müslümanların her türlü ırzı çiğnenirken, kadınların namusları satılırken, bir çocuk "Ölmek istiyorum cennette ekmek var" deyip yürekleri parçalarken, dünyanın dört bir yanında mazlumlar işkencenin, zulmün her türlüsüne maruz kalırken bundan daha büyük zulüm mü olur? Mehdi daha hangi günü bekliyor? Yoksa bunlarda mı zulüm değil?

Mehdi, Dünya Müslümanlarını Birleştirecek Diyenler


Ayrıca deniyor ki "Mehdi dünya Müslümanlarının vahdetini sağlayacak." Şiaların beklediği Mehdi ile, Sunnilerin beklediği Mehdi farklıdır. Sunniler içinden çıkacak bir Mehdi'yi Şialar; Şialar içinden çıkacak bir Mehdi'yi de Sunniler kabul etmeyeceğine göre Mehdi vahdete değil tefrikaya sebep olacaktır. Dolayısıyla bir Müslüman ümidini ne gökten İsa’nın gelmesine ne de yerden Mehdi'nin gelmesine bağlayabilir.

İsa ve Mehdi faraza olarak gelse bile olağanüstü özelliklere veya apaçık mucizelere sahip olmayacaktır.

Mehdi; hidayete eren, hidayete vesile olan, övülen kişi anlamına gelir. Allah yolunda malıyla ve canıyla cehd eden her Müslüman Allah’ın övgüsüne mazhar olmuştur. Bu sadece bir kişiye mahsus bir durum değildir.

"Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır." (Ali İmran 104)


Ayet bir şahsı değil, bir topluluğu muhatap almaktadır.

Dünyada zulme engel olabilecek ve müslümanları vahdete götürebilecek şey, bütün müslümanları bağlayıcı İlahi vahye dayanan bir bilinç olacaktır.

Fakat ne var ki bütün bu imkanları içeren Kuranı Kerim gibi bir kaynağa sahip olan dünya müslümanları, henüz bu kaynaktan yeterince faydalanabilmiş ve söz konusu ilmi bilince erişebilmiş değillerdir.

Mehdi meselesini Kuranı Kerim'e göre değerlendirdiğimiz zaman, İslam'ın bütün bir yeryüzündeki hakimiyetini Mehdi'nin şahsına bağlayanların içine düştükleri ilk yanılgıyı görmemiz mümkündür. Çünkü Kuranı Kerim'de zikredilen ve İslam'ın bütün bir yeryüzündeki hakimiyetiyle ilgili olan hüküm bir şahsı değil, bütün ümmeti muhatap alan genel bir hükümdür.

Kuranı Kerim, bütün dünya müslümanlarına bu hükmün gerçekleşebilmesini bir şahsa bağlayarak o şahsı beklemelerini değil, bütün müslümanlar olarak bu uğurda cehd etmelerini emretmektedir.

Nureddin ÖZDEMİR


Ayrıca, "Ahkaf 9. Ayetin Düşündürdükleri ve İnsanların Ayeti Yalanlaması" yazımızı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
İslâm Akîdesi

Akîde.org ekibi olarak yazılarımız ile; mezhepçiliğin, kör taassubun, uydurma hadislerin ve tam ters istikâmetteki hadis inkarcılarının gürültüleri arasında gerçek İslâm'ı arayanlara ulaşmayı amaçladık. Dinde tek kaynağımız Kur'ân-ı Kerim, örneğimiz ise Hz. Muhammed'dir...

Daha yeni Daha eski