Meal Okumayın Demek, Kuranı Kerim'i Anlamayın Demektir!

meal-okumayin-demek-kurani-kerimi-anlamayin-demektir-akide-org


“Kafirler dediler ki bu Kuran’ı dinlemeyin. Onun hakkında ileri geri konuşun. Belki bu sayede onun etkisini önlersiniz.” (Fussilet 26)

Meal demek; Kuranı Kerim'in tercümesi, Türkçe'ye çevrilmesi demektir.

Çeviri ile Kuran’ın deruni anlam dünyası bütünüyle ihata edilemediği için, “yaklaşık anlam” manasına gelen “meal” adı verilmiştir.

Evet, hiçbir çeviri Kuran’a tam olarak “eşdeğer” değildir. Eşdeğeri olmadığından, her meal bir yorum olarak kabul edilir ve her yorum eleştiriye açıktır. Bu, bütün diller için geçerlidir.

Her Müslüman Kuran'ı Okuyup Anlamaya Çalışmalıdır

Kuranı Kerim mutlaka her dile çevrilmelidir. Zira Allah Kuran'ı ayetleri okuyup anlayalım, üzerinde tefekkür ve tedebbür edelim, olaylardan ders çıkaralım, emirlerine uyalım, yasaklarından kaçınalım ve mümince bir hayat yaşayarak kurtuluşa erelim diye indirmiştir. Dolayısıyla imkanı olan her Müslüman Kuran’ı mutlaka okuyup anlamak zorundadır. Zaten başta Kuran olmak üzere bütün kitaplar anlaşılmak için var edilmiştir..

Türkiye'de yaşayan Müslümanlar için Türkçe'ye çevrilmiş onlarca meal ve tefsir kitabı bulunmaktadır. Bu meal ve tefsirlerde kimi ayetlerin farklı anlam ve tefsire sahip olmaları doğal ve fikirde zenginlik olarak kabul edilmelidir. Dolayısıyla meal okurları, okudukları ayetleri mutlaklaştırmamalı, başka meallerde başka anlamların olabileceğini de hesaba katmalıdırlar. Nihayetinde okunan meal, bir insanın ayetlerden anladığıdır ve onun yorumudur; bütünüyle Allah’ın istediği anlam olduğu iddia edilemez. Onun için mümkün olduğunca mealleri karşılaştırmalı okumakta fayda vardır.

Meal Okumak Haramdır Diyenler

Meal hakkında bu kısa açıklamadan sonra şimdi asıl soruya gelelim:

Hoca geçinen belamlardan bazıları “Meal okumayın, imanınız sarsılır, meal okumak haramdır” diyerek müminleri Allah’ın kitabını anlamaktan uzak tutmaya çalışmaktadırlar. Peki bu ve bu zihniyette olanlar, mealen “Ayetlerimiz size okunmadı mı? (...)” (Müminun 105) ilahi sualine nasıl cevap vereceklerdir! Allah’ın ayetlerini okumak isteyenleri engellemenin ne denli ağır bir suç olduğunu bilmiyorlar mı?

Sizce bu hoca geçinen belamlar samimi olabilirler mi? Olamazlar, onlar iki yüzlülerdir; çünkü kendileri sohbetlerinde ayetleri Arapça okuduktan sonra, meallerini vermeye başlıyorlar ve ne kadar ikiyüzlü olduklarını ortaya koyuyorlar... Yani, ayetleri anlamak ve anlatmak için kendileri de meale (Türkçe çeviriye) başvuruyor. Bu durumda, kendilerinin imanı sarsılıp da haram mı işlemiş oluyorlar acaba!

“Meal okumayın, imanınız sarsılır, meal okumak haramdır” diyen meal karşıtı hoca geçinen belamların gerekçeleri şudur: Osmanlı, Selçuklu ve Karahanlılar’da meal yoktu. Kendilerince yazdıkları mevlitleri vardı.” (Harika bir gerekçe!)

Kuran’ın anlaşılması bizzat Allah tarafından istenmişken ("Biz Kuran’ı düşünüp anlayasınız diye Arapça bir hitabe olarak indirdik" - Zuhruf 3) ve bu anlamdaki emir dikkate alınarak onlarca meal ve tefsir yazılmışken, hangi hakla meal okunmasına karşı çıkılabilir? Kuran başka türlü nasıl anlaşılır? Kuran’ı anlamak için meal okuyan samimi Müslümanlar nasıl “mealci” diye aşağılanabilir?

Kuranı Kerim'in gönderiliş amacı dikkate alındığında Arapçasından okuyup huzur duyan, ancak anlamından (mealinden) rahatsız olan bir toplumun Kuran’la tanıştığı asla söylenemez. Meale (anlamaya) karşı çıkanlar Kuran’ın gönderiliş maksadını anlayamamıştır. Anlamadan okuyanlar, onun bir öğüt kitabı olduğunu söyleyemezler. Şayet söylüyorlarsa, bu samimiyetsizliktir, ikiyüzlülüktür.

Sosyal medyada bazen meal okuyanlara düşman olanları görüyoruz; ağızlarını açtıklarında sanki inkarcı, yalancı, iftiracı, aşağılık ve büyük bir günah işlemiş kimseleri tarif eder gibi sorumsuzca davranmaktalar. Halbuki “Meal okuyanlar” sıfatıyla kötülemek istediğiniz Müslümanlar Kuran’ı okuyup anlamaya çalışarak Allah’ın emrini yerine getirmektedirler. Kimin adına konuşarak Kuran'ı (dinini) öğrenmeye çalışanları tekfir edercesine kötülüyorsunuz? Bunu yapanlar sahiden Allah’ın emrine karşı çıktıklarının farkında değiller mi?

Kuran’ı meallerden okuyup anlamaya çalışanları bırakın kötülemeyi, takdir etmemiz gerekir. Çünkü Allah’ın bizden istediği onu anlayarak okumaktır. Dolayısıyla Kuran Arapçasını bilmeyenlerin, Kuran'ı yazılan meallerden okuyup anlamaya çalışması kadar doğal bir iş yoktur. Onun için hiçbir samimi Müslüman meal okumaya karşı çıkamaz.

Meal okumaya karşı çıkanların endişeleri ve iddiaları “Resulullah as’ın devre dışı bırakılması” ise, bu endişe ve iddia asla haklı olamaz; zira Resulullah’ı en iyi tanıtan ve ona itaat edilmesi gerektiğini söyleyen Kuran’dır. Dolayısıyla Resulullah'ı Kuran’dan tanıyan kimse, onu asla devre dışı bırakamaz.

Resulullah’ın ciddiye alınmaması ve bir “postacı” gibi gösterilmesi tartışmaları üzerinden meal okuyanlara saldırmak ve faturayı onlara çıkartmaya çalışmak asla kabul edilir bir durum değildir. Esasen faturayı meal okuyanlara çıkartanlar -bilerek veya bilmeyerek- faturayı Kuran’a (Allah’a) çıkartmış olurlar. Bu kafaya (zihniyete) göre, Allah öyle bir hitabe (metin) göndermiş ki okuyanın aklı karışıyor ve Resulullah’a düşman kesiliyor!

Kuran'ı Anlama Çabasından Vazgeçemeyiz

Elbette başka alanlarda olduğu gibi Kuran’ı anlama konusunda da "Kuran'da namaz, örtünme, hac yoktur" diyen ve kimi ayetleri kendi şeytani emelleri doğrultusunda kullanmaya çalışanlar olacaktır. Yeterli altyapıya, usul ve donanıma sahip olmadan “ahkam kesenler” de olacaktır. Fakat bunlar var diye Kuran’ı anlama çabamızdan vaz mı geçeceğiz!

Hayır, asla! İfrat ve tefrite kaçan kimseler varsa, bunlara karşı doğru olan ortaya konulur. Yani uyarılması gerekenler, meal ve tefsir okuyanlar değil, ifrat ve tefrite kaçarak ayetlerden yanlış yorumlar ve ideolojik çıkarlar sağlamaya çalışanlar olmalıdır.

“Biz bu Kuran’ı öğüt almak isteyenler için kolaylaştırdık. Niçin düşünmüyorsunuz!” (Kamer 17)

Onun için Allah’ın emrettiği bir görevi yerine getirenlerin (Kuran’ı anlamaya çalışanların) imanı asla sarsılmaz; bilakis onu okuyup anlamaya çalışan müminlerin imanları artar. Ama Kuran’a “anlaşılmayan ve saptıran kitap” muamelesi yapan ve kendileri meal okudukları halde başkalarına reva görmeyen samimiyetsiz ve ikiyüzlülerin de nifakını artıracaktır.

Herkes bilmelidir ki “Meal okumayın” diyenler, “Allah’ı dinlemeyin” demektedirler. Niyetleri ne olursa olsun, sonuçta insanları Allah’ın hitabından uzaklaştırmaktadırlar...

“Biz, Kuran’ı düşünüp anlayasınız diye Arapça okunan bir hitabe olarak indirdik.”(Yusuf 2)

 

“(...) Bu Kuran bana, sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için vahyedildi (...)” (Enam 19)

Nureddin ÖZDEMİR


Ayrıca, "Kuranı Kerim'e Aykırı Olan Şefaat ile İlgili Hadislerin Tahlili" yazımızı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
İslâm Akîdesi

Akîde.org ekibi olarak yazılarımız ile; mezhepçiliğin, kör taassubun, uydurma hadislerin ve tam ters istikâmetteki hadis inkarcılarının gürültüleri arasında gerçek İslâm'ı arayanlara ulaşmayı amaçladık. Dinde tek kaynağımız Kur'ân-ı Kerim, örneğimiz ise Hz. Muhammed'dir...

Daha yeni Daha eski