Küfrün izlediği yöntem hep aynıdır: Önce zulmeder, baskı yapar ve şiddet uygular; sonra kısmi serbestlik verir. Böylece insanların rejime olan bağlılığını artırır, rejimin benimsenmesini sağlar. Ancak her şeye feraset ve basiretle bakan Müslümanlar için küfrün bu oyununun, insanları imandan sonra küfre ve şirke çağırma taktiği olduğu açıktır.
Celal Bayar adındaki İslam düşmanı, Demokrat Partisi'nin bazı yasakları kaldırmasını ve taviz gibi görünen bazı şeyleri neden yaptıklarını anlatırken “Ben de Yazdım” adlı kitabında şöyle diyor:
“CHP’liler bize, ezanı Arapça yaptık, imam hatip okullarını açtık diye kızıyorlar. Oysa biz bu yaptıklarımızla devrim bahçesini suladık. Şayet biz bunları yapmasaydık, bendin önüne yığılan baraj suyunun, bendi yıkıp devrim bahçesini yerle bir edinirdi. Ancak biz, barajın kapaklarını azıcık açarak bu su ile devrim bahçesini suladık.”
Yani ezanın aslına çevrilmesinde rahmani değil, şeytani bir maksat vardır..
Irak, İngilizlerin tahakkümü altındayken ezan sesini duyan İngiliz komutan:
“Bu nedir?” diye sorar. Kendisine duyduğu sesin ezan olduğunu söylediklerinde:
“Bu ezanın İngiliz siyasetine ve İngiltere'nin menfaatlerine herhangi bir zararı var mıdır?” şeklinde ikinci bir soru sorar. Bu soruya:
“Herhangi bir zararı yoktur, hatta müdahale edilmemesinin faydası vardır” karşılığını alınca:
“O halde bırakın okusunlar” cevabını verir.
“Bu nedir?” diye sorar. Kendisine duyduğu sesin ezan olduğunu söylediklerinde:
“Bu ezanın İngiliz siyasetine ve İngiltere'nin menfaatlerine herhangi bir zararı var mıdır?” şeklinde ikinci bir soru sorar. Bu soruya:
“Herhangi bir zararı yoktur, hatta müdahale edilmemesinin faydası vardır” karşılığını alınca:
“O halde bırakın okusunlar” cevabını verir.
Müslümanlara Tahakküm Eden Zalim İktidar Sahipleri
Evet... Halkında müslüman olan ülkelere tahakküm eden birçok zalim iktidar sahipleri, bu ülkelerde okunan ezanlardan, sömürdükleri insanların namazlarından ve oruçlarından rahatsız olmamaktadırlar. Çünkü bu insanlar namaz kılsa da, oruç tutsa da iktidar sahiplerinin çıkardıkları kanun ve hükümlere göre yaşamakta ve dost kabul ettikleri bu iktidarların şeytani görüşlerine itaat ederek ve boyun eğerek bu zalimleri desteklemektedirler.Allah'a ve İslam'a inandıkları için camilere koşan insanlar Kuranı Kerim'in hükümle, devletle ilgili ayeti kerimelerinin mealinin dosdoğru manasını vermekten korkan bazı din görevlilerini dinleyerek din adamlarından, din olarak devlet büyüklerine itaat etmenin, vergileri noksansız vermenin ve hepsinden önemlisi orman haftasında ağaç dikmenin faziletini öğrenirler; orucun zeytinle mi yoksa hurmayla mı açılmasının daha efdal olduğunu öğrenenlerin bu öğrendikleri, kendilerini uyutan bir afyondan başka hiçbir şey değildir...
Tarih tekerrür ediyor.. Daha önceki dönemlerde laiklik adına konan bazı yasakların da AKP döneminde demokrasi adına kaldırılmasındaki amaç, rejimle halkı barıştırmak, rejime olan tepkileri azaltmak ve laik sistemin halk tarafından sahiplenilmesini sağlayarak laik sistemin ömrünü uzatmak içindir.
Nureddin ÖZDEMİR
Ayrıca, "Kuranı Kerim'i Asrın İdrakına Sunmak" yazımızı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
