Sahihi Müslim 10/176
Kuran'la hiç bağdaşmayan bu hadis aynı zamanda Allah'a, ölüm meleğine ve Musa’ya iftiradır.
Çünkü ölüm meleği "Rabbine icabet" diyor. "Rabbine isyan et" demiyor. Ömrü boyunca insanları rabbinin yoluna çağıran Allah’ın üstün ahlaklı bir Peygamber’i, "Rabbine icabet et" diyen birisine nasıl olur da tokat atar? Üstelik meleğin gözünü kör edip ölümden kurtulur?
Sen "Musa canını almaya gelen ölüm meleğine tokat atıp gözünü çıkardı" hadisinin sahih olduğunu ispatlamak için bin takla atıp Allah'a, ölüm meleğine ve Musa'ya iftira atarsan; birileri de çıkar "Azrail'i tokatladım, Azrail'e şimdi gelme"dedim der..
Musa'nın bir peygamber olarak ölüm meleğini tokatladığına inanmak, şeyhlerin Azrail'i tokatladığına inanmaktan daha büyük cürümdür.
Neymiş ölüm meleği insan şeklinde gelmişmiş..
Eğer Musa canını almaya gelenin ölüm meleği olduğunu bilmiyorsa bu durumda peygamberimizin de insan suretinde gelen Cebrail'i reddetmesi gerekirdi.
Hadis kitabında geçtiğine göre:
Cebrail, Peygamber'in de aralarında bulunduğu bir sahabe topluluğuna insan suretinde gelmiş, iman, İslam, ihsan ve kıyamet alametleri gibi bazı soruları Allah rasulüne sorarak cevaplarını almıştır. İşte Cebrail (a.s.)'in bizzat soru sorarak ve cevaplarını tasdik ederek telkin ettiği bu hadise "Cibril hadisi" adı verilmiştir.
Abdullah b. Ömer'in, babası Hz. Ömer'den naklettiği bu hadis şöyledir:
"Bir gün Rasulullah (s.a.s.)'in yanında bulunduğumuz sırada aniden yanımıza, elbisesi bembeyaz, saçı simsiyah bir zat çıkageldi. Üzerinde yolculuk eseri görülmüyor, bizden de kendisini kimse tanımıyordu. Doğru peygamber (s.a.s.)'in yanına oturdu ve dizlerini onun dizlerine dayadı. Ellerini de uylukları üzerine koydu. Ve:
"Ya Muhammed! Bana İslam'ın ne olduğunu söyle" dedi. Rasulullah (s.a.s.): "İslam; Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Rasulü olduğuna şehadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekatı vermen, Ramazan orucunu tutman ve gücün yeterse Beyt'i hac etmendir" buyurdu. O zat: "Doğru söyledin" dedi. Babam dedi ki: "Biz buna hayret ettik. Zira hem soruyor, hem de tasdik ediyordu."
"Bana imandan haber ver" dedi. Rasulullah (s.a.s.): Allah'a, Allah'ın meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve ahiret gününe inanman, bir de kadere, hayrına şerrine inanmandır" buyurdu. O zat yine:
"Doğru söyledin" dedi. Bu sefer:
"Bana ihsandan haber ver" dedi. Rasulullah (s.a.s.):
"Allah'a O'nu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Çünkü her ne kadar sen onu görmüyorsan da, o seni muhakkak görür" buyurdu. O zat:
"Bana kıyametten haber ver" dedi. Rasulullah (s.a.s.) "Bu meselede kendisine sorulan, sorandan daha çok bilgi sahibi değildir" buyurdular.
"Babam dedi ki:
Bundan sonra o zat gitti. Ben bir süre bekledim. Sonunda Allah Rasulü bana: "Ya Ömer! O soru soran zatın kim olduğunu biliyor musun?" dedi. "Allah ve Rasulü bilir" dedim.
"O Cibril'di. Size dininizi öğretmeye gelmişti" buyurdular. (Buhari, İman 1; Müslim, İman 1).
İki hadis arasında mahiyet olarak bir fark yoktur.
Birinde ölüm meleği insan suretinde Musa'nın "Rabbine icabet et" diye canını almaya gelmiş, diğerinde Cebrail insan suretinde dini öğretmeye gelmiş. Sonuçta ikisi de melek ve ikisi de Allah tarafından görevlendirilmiş. Peygamberimiz o kişinin Cebrail olduğunu bilmiş ama Musa o kişinin ölüm meleği olduğunu bilememiş mi? Haydi diyelim Musa bilemedi... Ölüm meleği Musa'ya "Seni katledeceğim" demiyor ki, "Rabbine icabet et" diyor.
"Rabbine icabet et" diyen birisi insan da olsa melek de olsa icabet edilir...
Allah Musa'ya (a.s) o kişinin ölüm meleği olduğunu söylememiş ama Muhammed'e (a.s) o kişinin Cebrail olduğunu söylemiş mi?
Haşa Rabbimiz ayrım mı yapmış?
Bunu kabul etmek kişiye küfür olarak yeter. Allah’ın üstün ahlaklı bir Peygamber’i nasıl olur da ölümden kaçar? Üstelik meleğin gözünü kör edip ölümden kurtulur? Musa, meleğin Allah'tan habersiz bir iş yapamayacağını bilmiyor muydu?
Ölüm zamanı gelenin bir saniye bile geciktirilmeyeceğini bilmiyor muydu?
Hem bir peygamberin ölüme razı olmaması düşünülebilir mi?
Nureddin ÖZDEMİR
Ayrıca, "Ehveni Şer Diyerek Şirki Meşrulaştıran Müşrikler" yazımızı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
