Bir insanın kendine has bir çevrede, kendine özel bir mevkide ve muhatabının durumunu dikkate alarak söylediği bir söz, o yer ve mevkide o muhatap için tamamen doğru olmasına rağmen, bir başka yerde nakledildiğinde bambaşka bir şekil almakta ve o sözü söyleyenin maksadının tam tersi bir mana ortaya çıkmaktadır. Aynı şey hadisler için de söz konusu olmuştur. Bir hadis okurken söylendiği yeri, hangi olay hakkında söylendiğini ve bunu söylerken o andaki muhatapların durumunu göz önünde bulundurmak gerekir.
Mesela birisi peygamberimize geliyor ve "Ey Allah’ın resulü, en efdal ibadet hangisidir?" diye soruyor. O kişinin namaz konusunda eksiği olduğu için peygamberimiz “namaz kılmaktır” diye cevap veriyor. Bir başkası aynı soruyu bir başka zaman soruyor. Ona da "anne ve babana bakmandır" buyuruyor. Bir başkası aynı soruyu bir başka zaman soruyor. Ona da “Allah yolunda cihaddır” buyuruyor. Burada peygamberimizin hepsine doğru ama değişik cevap vermesi o kişilerin durumunu dikkate aldığı içindir.
Güzel ve anlamlı bir söz vardır: Her taş yerinde ağırdır. İşte her taş yerinde ağır olduğu gibi her söz de yerinde ve zamanında kullanıldığında amaç hasıl olur ve bir anlam ifade eder.
Bazı sözler vardır ki yerinde ve zamanında söylenmediği takdirde söz hak iken batıl bir eyleme teşvik olur. Birkaç örnekle açıklamaya çalışalım:
- Adam öldürmeye, zina etmeye niyetlenmiş, içki içmek isteyen bir adama "Allah affedicidir, Allah'ın mağfireti geniştir, Allah'ın rahmetinden ümidini kesme, Ancak kafirler Allah'ın rahmetinden ümidini keser" denilirse, bu sözler hak olmasına rağmen o kişi adam öldürmeye, içki içmeye ve zina etmeye teşvik edilmiş olur. Oysa o anda yapılması gereken şey, adam öldürmenin, içki içmenin ve zina etmenin ahiretteki cezasından bahsederek bu fiileri işlemeye niyetlenmiş kişiyi sakındırmaktır.
- Tağuti sisteme oy veren birisinin yanında "Her şirk ameli insanı müşrik yapmaz" demek o adamı şirk işlemeye teşvik etmek ve adamın şirkine ortak olmaktır.
Kuran'ın fert, cemaat ve devlet olan müslümanları mükellef tutan hükümlerini gelişigüzel gündeme getirmek Allah adına insanları yanlışa sürüklemekten başka bir şey değildir.
- Allah resulünün şartları haiz olan bir yerde söylemiş olduğu: "Her kim Cuma ezanını işitir de icabet etmezse, artık onun hiçbir namazı yoktur. Ancak bir mazeretten dolayı olursa bu müstesna." (Abdürrazzak, el-Musannef, 3/165; Beyhakî, Sünen, 3/185) hadisini bugünkü mevcut şartlarda okuyup, insanları küfrün gölgesine, zillet içinde ruhundan uzak bir Cuma'ya teşvik etmek, Allah resulü adına insanları yanlışa sevk etmektir.
- "Ameller niyetlere göredir" hadisi de bağlamından koparılarak söylenirse hak sözle batıl bir iş yapmaya teşvik edilmiş olur.
- Okuma ve dinini öğrenme imkanı olan bir kişinin yanında "Cehalet mazerettir" demek, o kişiyi cahil kalmaya teşvik etmektir.
- “Ben müslümanım” demelerine rağmen, İslam ve tevhid gerçeğinden bihaber olan gafiller ile; “Ben müslümanım” demelerine ve birçok İslami gerçeği bilmelerine rağmen, bildikleri hakkı gizleyen ve insanları batıla davet edenlere aynı şekilde muamele etmek bir zulümdür. Hak ve hakikatten gafil insanlara merhamet ve sabırla yaklaşmak gerekirken, bildikleri hakkı gizleyen belamların ihanetini tüm açıklığıyla ortaya koymak ve insanları onların şerrinden sakındırmak imani bir gerekliliktir.
Bundan dolayı konuşurken ve yazarken muhatabın durumu ve konum mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.