Laik Değilim, Çünkü Ben Kafir Değil Müslümanım!
"Biz Müslümanız" demelerine rağmen Kur'ân-ı Kerim'in sosyal, siyasi ve toplumsal hayata karışmasını istemeyen sözde Müslüman özde Kemalist, laik, demokrat olan müşrikler şeytanın sözcülüğüne soyunarak, "Kur'ân laikliği emreder" ya da "Laiklik İslam'a aykırı değildir" gibi sözlerle zırvalamaktadırlar.
Biz de "Laik değiliz, Laiklik İslam'a uygun değildir, Kur'ân-ı Kerîm laikliği emretmez" diyoruz; çünkü biz kafir değiliz.
"Laiklik Allah'ın emridir" demek küfürde ileri gitmektir.
Bazı gafiller, cahiller ve hainler "Efendim, laikler de Allah'a, peygambere ve kitaplara inanırlar. Bu nedenle laiklik demek, dinsizlik demek değildir!..” diyerek, demagoji yapmaya ve meseleyi sulandırmaya çalışmaktadırlar. "Laiklik İslam'a aykırı değildir" diyenlere diyoruz ki: Ne diyorsunuz?
Karşınızdaki her Müslüman, Müslüman oluşunun bir ifadesi olarak “Kıyamete kadar bütün bir insanlığının mal, can, akıl, nesil ve din güvenliğini sağlayarak bu insanları zulümlerden kurtaracak ve gerçek adalete kavuşturacak olan evrensel hükümleri beyan eden Kur'ân-ı Kerim, hem iman etmemiz ve hem de kendisine tabi olarak yaşamamız gereken İlahi bir Kitab'dır” diyorsa; bu apaçık gerçeği, apaçık bir şekilde ifade eden müslümanı, laik ve laikliği savunan birisi olarak kabul edebilir misiniz?
Tabi ki etmezsiniz, tabi ki edemezsiniz!.
Çünkü laisizmin tanımında ve laik kimlikte böyle bir pratik yaklaşıma kesinlikle ve kesinlikle ruhsat yoktur.
Laiklik ve İslam'ın ne olduğu üzerinde durup, bunların kısmi benzerlikleri konusunda tartışmaya girişmek, hiç kuşkusuz ki meseleyi sulandıracak ve bizleri sağlıklı bir neticeye götürmeyecektir. Bu soruların ve meselenin en açık cevabını, İslam'ın ve laikliğin ne olduğu boyutunda değil, ne olmadığı boyutunda daha rahat, çok daha rahat görmemiz mümkündür. Mesela, herhangi bir yönetimde, Allah'ın toplumsal içerikli evrensel hükümlerini görmezlikten gelerek insanların kişisel görüşlerini birer hüküm, birer kanun haline getirmek, İslam değildir. Yine herhangi bir yönetimde, Allah'ın toplumsal içerikli evrensel hükümlerini pratiğe koymaya kalkışmak, bu hükümleri birer kanun hâline getirmeye çalışmak da laiklik değildir.
İslam'ın ve laikliğin ne olduğu hususunda değil, İslam'ın ve laikliğin ne olmadığı hususundaki bu çok kısa tanımlamamız, umud ediyoruz ki ne müslümanların ne de laiklerin karşı çıkacakları bir tanımlamadır.İşte bu tanımlamayı dikkate aldığımız zaman, sosyal adaletin ancak ve ancak adil hükümlerle gerçekleşeceğine ve en adil hükümlerin, Allah'ın hükümleri olduğuna inanan bir müslümanın, laik olarak tanımlanması, tanımlanabilmesi mümkün değildir.
"Peki, bu şekilde inanan ve inandığına teslim olan bir müslümanın laik olarak tanımlanması mümkün değildir de, Allah'ın hükümlerini beğenmeyen ve bu hükümlerin yaşanmasını istemeyen bir laikin, müslüman olarak tanımlanması mümkün müdür?" dediğimizde hemen laik zihniyeti -daha doğrusu şeytani zihniyeti savunanlar- "Hiç kimsenin Allah ile kul arasına girmeye hakkı yoktur!. Bizler laik olmakla en yüce din olan İslam'ı reddetmedik! Bizler laik olmakla Allah'ı reddetmedik! Bizler laik olmakla müslümanlığı reddetmedik!. Bizler elbette ki müslümanız! Elbette ki müslümanız, fakat bu yobazlar gibi şeriatçı, bu yobazlar gibi gerici değiliz!." demeye başlamaktadırlar.
Bu cahilî zihniyet toplumdaki fuhşiyattan, eşcinsellikten, homoseksüellikten değil, bütün bunlara karşı olan ve insanları böylesi kötülüklerden sakındırmak isteyen müslümanlardan rahatsız olmaktadırlar. O halde eşcinsellere, fuhşiyat odaklarına, faizle halkın kanını emen tefecilere, kapitalistlere, emperyalistlere göstermediğiniz tepkiyi, bütün bu kötülüklere karşı olan müslümanlara neden gösteriyorsunuz? Bu size göre bilinçli ve insaflı bir tepki mi?
Bu sorular karşısında susuyorlar. Susuyorlar bu şaşkın insanlar. Bazıları ise “Kardeşim biz sana gavur olduğumuzu söylemedik ki, bizler de zaten müslümanız!.” diyorlar. Hiç kuşkunuz olmasın ki bu şaşkın insanlar öncelikle müslümanlık iddialarında, bu insanları yönlendiren ekabir ve yönetici takımı ise öncelikle laiklik iddialarında samimidirler.
Laiklikle birlikte müslüman da olduklarını iddia eden ekabir takımı, müslümanlıklarına en büyük delil olarak Allah'a inandıklarını ileri sürmektedirler. Bu ifadelerine karşı çıkarak “Sizler Allah'a inanmıyorsunuz” demeyeceğiz. Zaten laikler Allah'a inanmazlar, Allah'ı inkar ederler şeklinde bir iddiamız da yoktur. Belki de laiklerin büyük bir çoğunluğu Allah'a, daha açık bir ifadeyle Allah'ın varlığına inanmaktadırlar. Ancak önemle belirtmek istediğimiz husus, sadece Allah'ın varlığına, var olduğuna inanmak, müslüman olmak manasına gelmez.
“Hakimiyet Allah'ındır” buyruğu karşısında öfkelenmelerine rağmen söz müslümanlığa gelince “Allah vardır ve biz Allah'a inanıyoruz!.” diyen tanrıtanır laiklere, “Siz nasıl bir Allah'a inanıyorsunuz!.” demezler mi?
Pratik yaşantıda Resulullah (s.a.v.)'in pak sünnetini inkar etmelerine rağmen söz müslümanlığa gelince “Biz peygambere inanıyoruz!” diyen şaşkınlara, “Siz nasıl bir peygambere inanıyorsunuz!.” demezler mi?
Kur'ân-ı Kerim'deki tek bir hükmün konuşulmasından, gündeme getirilmesinden şiddetle rahatsız olmalarına rağmen söz müslümanlığa gelince “Biz Kur’ân-ı Kerim'e inanıyoruz!.” diyen sapıklara, “Siz nasıl bir Kur'ân-ı Kerim'e inanıyorsunuz!.” demezler mi?
Bütün bu çelişkili durumlarına rağmen illa da mü'min, illa da müslüman olduklarını iddia eden tanrıtanır laiklere "A be şaşkın, sen neye göre mü'min, neye göre müslümansın? diye sormazlar mı?
Lütfen kendinize geliniz, kendinize gelerek haddinizi biliniz!.
İslami prensipleri hiçe saymanıza rağmen “İlla da müslüman olduğunuzu!” hangi hakla ve hangi ölçülere göre iddia ediyorsunuz?
Kur'ân-ı Kerim'i falan hocanın, filan ilahiyatçının bakış açısıyla değil, Allah'ın adı ile Allah'a göre okuyun..
Şanı yüce Rabbimizin laik olmadığını, laik olamayacağını bizzat görün!.
Ve, laik olmayan Allah'a kul olan müslümanların da, laik olmadıklarını, laik olamayacaklarını anlayın!.
Nureddin ÖZDEMİR
Ayrıca, "Cumhuriyet Ayrı Bir Din, İslâm Ayrı Bir Dindir" yazımızı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
Unutmayın! Kur'ân-ı Kerim anlaşılmak ve kendisiyle amel edilmek üzere indirilmiştir.